16 Mayıs 2012 Çarşamba

She was married to the Bosphorus ..

      Günlerden bir gün, tanrılar tanrısı ulu Zeus, karısı Hera'nın rahibelerinden güzeller güzeli İo'ya aşık olur. Lakin ne kadar tanrı da olsa, o da her erkek gibi karısının gazabından korkmaktadır ve Hera'ya yakalanmamak için kendisini buluta, İo'yu ise güzel ve beyaz bir ineğe çevirerek onunla birlikte olur ve hamile bırakır. Fakat koskoca Hera bu, kaçın kurası, anında durumdan şüphelenir ve kocası Zeus'a giderek bu ineği ona hediye etmesini ister, bizim light Zeus da hemen "Peki karıcığım" diyerek ineği Hera'ya verir. Hera ineğe dönüşmüş olan İo'nun başına 100 gözlü korkunç bir devi bekçi olarak diker. Diker dikmesine ama, tam bu noktada Hermes devreye girer ve tarihin ilk "erkeklerarası dayanışma" örneklerinden birini göstererek 100 gözlü devi öldürür ve Zeus'un İo'yu kaçırmasına yardım eder. Tabi bunu duyan Hera küplere biner ve hemen dev bir at sineği yaratarak onu İo'ya sokarak öldürmekle görevlendirir. Bunun arkasından sinek kovalar inek kaçar, inek kaçar sinek kovalar ve böylece İo ve at sineği bütün dünyayı dolaşırlar. İo'nun at sineğinden kaçarken üzerinden geçtiği ilk topraklara "İo'nun ülkesi" anlamında "İonya", İo'yla sineğin ilk geçtikleri geçide ise "İnek Geçidi" anlamında "Bosphorus"  adı verilir. Bugün bildiğimiz adıyla güzeller güzeli Boğaziçi'miz..



Fotoğraf: Aydın Sert


      Sonra ne mi olur? Zeus tanrısal güçlerini kullanarak Hera'nın yarattığı at sineğini yok eder ve İo'yu da tekrar eski haline döndürür. Zeus'tan hamile kalan İo'nun Koressa adında bir kızı olur. Koressa ise Denizler Tanrısı Poseidon ile evlenir ve Byzas adında bir oğulları olur. Byzas yıllar sonra anneannesi İo'nun geçtiği Bosphorus bölgesine gelir ve oraya yeni bir şehir kurar. Şehre kurucusunun isminden hareketle "Byzantion" adı verilir. Sonrası da hepimizin az çok bildiği, Byzantion'dan Konstantinopolis'e, oradan İstanbul'a, oradan da bir şehir üzerine yazılıp bestelenebilecek en güzel şarkılardan birinin yapılmasına, videodaki şahesere giden bir serüven. İnsanın içindeyken bile özleyebildiği bir şehre duyulan aşk ve bunun kilometrelerce öteden, bambaşka bir dilde ifade edilebilmesi.


5 Mayıs 2012 Cumartesi

Yatakhane Hayatı Böyle Bir Şey Değil


Yatılı okulda hayat bu videodaki gibi oluyorsa biz 5 sene nerede okuduk? Nerede Ramço'nun yatakhanenin girişindeki kaloriferin üstüne koyduğu eski radyonun sesi ve koridordaki yankısıyla zar zor uyanmak, nerede Hababam Sınıfı gibi uykunu alıp neşeyle, şarkı söyleyerek uyanmak?