27 Mayıs 2010 Perşembe

Darbenin her türlüsü kötüdür

Bugün canım yazı yazmak değil, küfür etmek istiyor.

27 Mayıs darbesinin üzerinden tam 50 yıl geçmiş. Yaptıkları iyiydi-kötüydü, doğruydu-yanlıştı yıllarca tartışılır; ama tartışılmayacak bir şey varsa seçimle başa gelen bir iktidarın antidemokratik yöntemlerle indirilmesi ve bu ülkede iyi-kötü 10 yıl başbakanlık veya bakanlık yapmış insanların tüm dünyanın gözü önünde idam edilmesidir. Bugün bakıyorum, acaba 50 yıl sonra insanlar bu konuda ne diyorlar diye, belki artık gerçeği farketmişlerdir, demokrasinin önemini anlamışlardır diye , fakat 50 yıl sonra bile hala "ama Menderes de diktatör gibi olmuştu." gibi , adeta asılmasını onaylayan cümleler duymak beni karamsarlığa itiyor. İnsanların hala tartışılanın Menderes'in yaptıkları değil, antidemokratik bir şekilde asılması olduğunu anlamaması- ya da anlamak istememesi beni kızdırıyor. Bunu yapanların en başında ise 12 Eylül'ü kötüleyen, 12 Eylül mağduru (sözde) solcu geçinenlerin gelmesi, bu "iyi darbe-kötü darbe" ayrımcıları beni çileden çıkarıyor. Madem öyle, sizin o yıllardır eleştirdiğiniz, 27 Mayıs'ta mağdur olup kötüleyen, sonra 12 Eylül'ü destekleyen Celal Bayar'dan ne farkınız kalıyor?

Bugün o dönemin gazetelerine bir göz attım internetten. Dikkatimi çeken 26 Mayıs 1960 tarihli Hürriyet Gazetesinden bir 1. sayfa haberi oldu : "İstanbul Metrosu inşaatı başlıyor, metro 200 milyon liraya mal olacak". Sadece bu bile bir darbenin bizi ne kadar geri götürdüğünü göstermiyor mu, bugün, darbeden 50 yıl sonra bizim hala İstanbul Metrosu ile uğraşmamızda bir yanlışlık yok mu?

Okudukça üzülüyorum, bugün, 50 yıl sonra yapılan yorumları gördükçe ayrıca sinirleniyorum.

Peki, her şeyi geçtim, madem Menderes hükümeti Amerikan Emperyalizmine hizmet ettiği için indirildi (ki buna itirazım yok), 27 Mayıs Darbe bildirisindeki "NATO ve CENTO'ya bağlıyız." cümlesinin ne anlama geldiğini bana açıklayabilecek tek bir vatan evladı var mı ? Bu, neye hizmet etmek oluyor ?

Yooo, benim canım bugün yazı yazmak değil, küfür etmek istiyor.

25 Mayıs 2010 Salı

Şimdi Ne Yapıyorlar ? : Euro 96 Türkiye Kadrosu

.

"Önemli olan katılmaktı." diyebileceğimiz ilk ve tek turnuvaydı sanırım Euro 96. Sıfır puan alarak grup ve turnuva sonuncusu olmamıza rağmen katıldığımız ilk Avrupa Şampiyonası olması itibariyle daima hatırlayacağımız bir organizasyon sanırım. Bunun dışında Türk futbolunun son 15 yılına futbolcu veya teknik direktör olarak damga vuran futbolcuları içinde bulundurması, Galatasaray'la UEFA Kupası'na ve milli takımla dünya 3.lüğüne giden yolun temellerinin atılması, ve tabi ki Fatih Terim'in bütün kamuoyu tarafından tanınması itibariyle futbol tarihimizde daima ayrı bir yeri olacaktır - ki o kadrodan çıkan bir çok futbolcu bugün Türk futbolunu yönlendiren isimler olmuşlardır.

Peki ilk defa Avrupa Şampiyonası'na katılıp sıfır puanla dönen o kadrodaki isimler şimdi ne yapıyorlar?


1. Adnan Erkan ( Mersin İdmanyurdu'nda futbolu bıraktıktan sonra bir dönem kaleci antrenörlüğü yaptı. Şimdi memleketi Denizli'de mobilya fabrikası sahibi)

2. Recep Çetin (Nam-ı diğer takoz Recep, 2006 yılına kadar Beşiktaş altyapısında antrenörlük yaptıktan sonra iş hayatına girmiş, sonrası hakkında pek bilgi yok)

3. Alpay Özalan (futbolu FC Köln'de bıraktı, şu an Siirt JetpaSpor'da yönetici)

4. Vedat İnceefe (2. ligde oynarken bu turnuva sayesinde Türkiye'de tanınan ve Galatasaray'a transfer olan Vedat İnceefe, çeşitli gazete ve TV kanallarında yorumculuk yapıyor.)

5. Tugay Kerimoğlu (Geçen sene Blackburn Rovers'ta futbolu bırakıp kısa bir süre bu kulübün altyapısında çalıştıktan sonra Galatasaray Altyapısının başına geçti)

6. Ertuğrul Sağlam ( Bursaspor teknik direktörü, 28 yıl aradan sonra bir Anadolu takımını şampiyon yaparak tarihe geçti, sanırım şu an en iyi durumda olanları)

7. Hami Mandıralı ( Ümit Milli takım teknik direktörlüğü yaparken Fatih Terim'in gidişiyle onun da görevine son verildi, şimdilik boşta)

8. Ogün Temizkanoğlu (U-18 milli takım teknik direktörüyken başarılı bir tablo çizememesi üzerine Fatih Terim sonrası onunla da yollar ayırıldı, şimdi ne yaptığı konusunda bir bilgi bulamadım, sanırım o da boşta)

9. Hakan Şükür (2008 yılında futbolu bıraktıktan sonra yorumculuğa başladı, şu an TRT 1'deki "Stadyum" isimli programda yorumculuk yapıyor.)

10. Oğuz Çetin ( A Milli Takım'da Guus Hiddink'in yardımcısı)

11. Orhan Çıkırıkçı ( Hakkında son bilgi 2007'de Manisaspor'da Giray Bulak'ın yardımcısıymış, şimdi de muhtemelen bir Anadolu takımında antrenörlük yapıyordur.)

12. Faruk Yiğit ( Memleketi Yalova'nın Orhangazi ilçesinde yaşıyor, Orhangazi Gençlerbirliği teknik direktörü)

13. Rahim Zafer ( Sezona Kahramanmaraşspor Teknik direktörü olarak başladı ancak sezon içinde görevine son verildi, şimdilik boşta)

14. Saffet Sancaklı ( TMSF ihalesinden İstanbulspor'u satın aldı ancak bir süre sonra başkasına devretti, şimdi çeşitli kanallarda yorumculuk yapıyor.)

15. Tayfun Korkut ( Almanya'nın Hoffenheim takımında 18 yaş altı takımının antrenörü

16. Sergen Yalçın ( NTV Spor kanalı ve Vatan gazetesinde yorumculuk ve spor yazarlığı yapıyor)

17. Abdullah Ercan ( U-17 Milli Takımı teknik direktörü, gelecek vaat eden antrenörlerden biri olarak gösteriliyor.)

18. Arif Erdem (İstanbul Büyükşehir Belediyespor takımında Teknik direktör Abdullah Avcı'nın yardımcılığını yapıyor.)

19. Tolunay Kafkas (3 senedir Kayserispor teknik direktörüydü, Kayserispor'la 1 Türkiye Kupası kazandı, bu sezon sonu sözleşmesinin bitmesiyle Kayserispor'dan ayrıldı.)

20. Bülent Korkmaz ( Azerbaycan'ın Bakü takımında Teknik direktörken sezon ortasında takımdan ayrıldı, şimdilik boşta, zaman zaman çeşitli TV kanalları ve gazetelerde yorumculuk yapıyor.)

21. Şanver Göymen ( Çeşitli kulüplerde kaleci antrenörlüğü ve teknik direktörlük yaptıktan sonra iş hayatına adım attı, Şimdi memleketi İzmir'de bir emlak- gayrimenkul şirketi sahibi [Libero Gayrimenkul])

22. Rüştü Reçber (Aralarında hala aktif futbol oynayan tek isim, Beşiktaş ve milli takımın kalesini koruyor, en çok milli takım forması giyen futbolcu ünvanına sahip (118 maç) )

ve tabii ki ;

Teknik Direktör;

Fatih Terim ( 2005-2010 arası milli takım teknik direktörlüğü yaptı, milli takımı 2010 Dünya Kupası'na götürememesi üzerine görevinden ayrıldı, şimdilik boşta ve teklifleri değerlendiriyor.)


Yaptığım bu ufak araştırmada en çok faydalandığım kaynaklar olan Wikipedia ve "Kutsal Bilgi Kaynağı" Ekşisözlük'e özel teşekkürler...



17 Mayıs 2010 Pazartesi

Adam gibi Adam...

.
.


Mutluluk gözyaşları hiç bu kadar anlamlı akmamıştır...


Hangisinden bahsetmeli ?

4 yıl önce bugün ligden düşme maçı oynayan Bursaspor'un bugün şampiyonluk maçı oynamasından mı? - Üstelik bunu kendisinin 4 sene önce küme düşmesine sebep olan Beşiktaş'a karşı oynamasından mı?

Geçtiğimiz sene "Şampiyonluk için vizyonu yetersiz" denilerek Beşiktaş'tan kovulan Ertuğrul Sağlam'ın Beşiktaş'ı yenerek şampiyon olmasından mı?

Yoksa yıllar önce Beşiktaş'ta futbolcuyken kendisini geriye çeken Christoph Daum'a , bu akşam Ertuğrul Sağlam'ın teknik direktörlük dersi vermesinden mi?

28 sene önce 3 büyükler hegemonyasını yıkan Trabzonspor'un bu devrimin 2. kez gerçekleşmesindeki katkılarından mı ? (ki Trabzonspor için Anadolu'dan bir şampiyon daha çıkmasının aslında ne kadar kötü bir durum olduğunun farkındasınızdır sanırım)

Türk futbol tarihindeki en iyi kalecilerden biri olan Şenol Güneş'in futbolumuza kazandırdığı "Onur Recep Kıvrak" gerçeğinden mi?

Veya Volkan Demirel'in "en uzun süre gol yememe" rekorunu Şenol Güneş'in elinden almasını yine Şenol Güneş'in takımının engellemesinden mi?

Yahut Şenol Güneş'in 1996'nın intikamını Fenerbahçe'den çok ağır bir şekilde almasından mı?

Fenerbahçe'nin 2. kez son haftaya lider girip şampiyonluğu kaptırmasından mı?

Yoksa Christoph Daum'un 2'si Fenerbahçe'nin başında olmak üzere 3. kez son haftada şampiyonluğu kaptırmasından mı?

Anonsçunun rezaleti sayesinde Fenerbahçe'nin tarihinde ikinci kez şampiyon olmadan şampiyonluk kutlaması yapmasından mı ?



Ne olursa olsun bu olay herşeyden önce "Anadolu takımlarını şampiyon yapmazlar" geyiğini yok etmesi yönünden bile bir devrimdir. Eğer çalışırlarsa şampiyon olabileceklerini gören Anadolu takımları için artık her şey daha farklı olacaktır. Ve emin olun bugüne kadar memleketlerinin takımına üç büyüklerin yanında çerez muamelesi yapan taraftarların bile takımlarına bakışlarını değiştirecektir.

5 Şampiyonlu, 3 Türkiye şampiyonu teknik direktörlü, 1 ŞL şampiyonu teknik direktörlü, 321 milyon dolarlık ligimizin bundan sonra adı gibi daha "süper" olması ümidiyle...

NOT : Son günlerde basında çıkan "Rijkaard gidiyor, Terim geliyor" haberleriyle ilgili olarak şu an tek söyleyebileceğim şey Rijkaard kendi isteği dışında gider, üstüne yerine Fatih Terim getirilirse, herşeye rağmen üzerimde gururla taşıdığım Galatasaray formamı dolabımın derinliklerine kaldıracağımdır.

.

10 Mayıs 2010 Pazartesi

Tarihi Ayarlar - 1


Maç için Barcelona kafilesi ile birlikte Türkiye'ye gelen Barcelona sportif direktörü ve yaşayan efsane Johann Cruyff'a basın toplantısında Türk basın mensupları sorar:
- Türk oyuncular arasında Avrupa'da oynayabilecek bir oyuncu gördünüz mü ?

Ve Sarı fare bütün Avrupa özentilerine beklenmeyen bir ayar verir :

- Türkiye'nin Avrupa olduğunu zannediyordum.

Çok yaşa Cruyff !!

2 Mayıs 2010 Pazar

Mutluluğun Fotoğrafı : BORDOOOOOO !!!!


Tarihe not düşülsün: 2 Mayıs 2010 Pazar günü Bandırmaspor şampiyonluğunu ilan ederken Kurupilav İstanbul'da, üzerinde Bandırmaspor forması "Şimdi Bandırma'da olmak vardı beyaaa!!" diye hayıflanmaktaydı. Herşey için Teşekkürler Şampiyon !!

1 Mayıs 2010 Cumartesi

Haftanın Şiiri : Otuzüç Kurşun

İnandığı değerler uğruna öldürülen herkes için...

OTUZÜÇ KURŞUN


1.

Bu dağ Mengene dağıdır
Tanyeri atanda Van'da
Bu dağ Nemrut yavrusudur
Tanyeri atanda Nemruda karşı
Bir yanın çığ tutar, Kafkas ufkudur
Bir yanın seccade Acem mülküdür
Doruklarda buzulların salkımı
Firari güvercinler su başlarında
Ve karaca sürüsü,
Keklik takımı...

Yiğitlik inkar gelinmez
Tek'e - tek doğüşte yenilmediler
Bin yıllardan bu yana, bura uşağı
Gel haberi nerden verek
Turna sürüsü değil bu
Gökte yıldız burcu değil
Otuzüç kurşunlu yürek
Otuzüç kan pınarı
Akmaz,
Göl olmuş bu dağda...

2.

Yokuşun dibinden bir tavşan kalktı
Sırtı alacakır
Karnı sütbeyaz
Garip, ikicanlı, bir dağ tavşanı
Yüreği ağzında öyle zavallı
Tövbeye getirir insanı
Tenhaydı, tenhaydı vakitler
Kusursuz, çırılçıplak bir şafaktı

Baktı otuzüçten biri
Karnında açlığın ağır boşluğu
Saç, sakal bir karış
Yakasında bit,
Baktı kolları vurulu,
Cehennem yürekli bir yiğit,
Bir garip tavşana,
Bir gerilere.

Düştü nazlı filintası aklına,
Yastığı altında küsmüş,
Düştü, Harran ovasından getirdiği tay
Perçemi mavi boncuklu,
Alnında akıtma
Üç topuğu ak,
Eşkini hovarda, kıvrak,
Doru, seglavi kısrağı.
Nasıl uçmuşlardı Hozat önünde!

Şimdi, böyle çaresiz ve bağlı,
Böyle arkasında bir soğuk namlu
Bulunmayaydı,
Sığınabilirdi yüceltilere...
Bu dağlar, kardeş dağlar, kadrini bilir,
Evvel Allah bu eller utandırmaz adamı,
Yanan cıgaranın külünü,
Güneşlerde çatal kıvılcımlanan
Engereğin dilini,
İlk atımda uçuran
Usta elleri...

Bu gözler, bir kere bile faka basmadı
Çığ bekleyen boğazların kıyametini
Karlı, yumuşacık hıyanetini
Uçurumların,
Önceden bilen gözleri...
Çaresiz
Vurulacaktı,
Buyruk kesindi,
Gayrı gözlerini kör sürüngenler
Yüreğini leş kuşları yesindi...

3.

Vurulmuşum
Dağların kuytuluk bir boğazında
Vakitlerden bir sabah namazında
Yatarım
Kanlı, upuzun...

Vurulmuşum
Düşüm, gecelerden kara
Bir hayra yoranım çıkmaz
Canım alırlar ecelsiz
Sığdıramam kitaplara
Şifre buyurmuş bir paşa
Vurulmuşum hiç sorgusuz, yargısız

Kirvem, hallarımı aynı böyle yaz
Rivayet sanılır belki
Gül memeler değil
Domdom kurşunu
Paramparça ağzımdaki...


4.

Ölüm buyruğunu uyguladılar,
Mavi dağ dumanını
ve uyur-uyanık seher yelini
Kanlara buladılar.
Sonra oracıkta tüfek çattılar
Koynumuzu usul-usul yoklayıp
Aradılar.
Didik-didik ettiler
Kirmanşah dokuması al kuşağımı
Tespihimi, tabakamı alıp gittiler
Hepsi de armağandı Acemelinden...

Kirveyiz, kardeşiz, kanla bağlıyız
Karşıyaka köyleri, obalarıyla
Kız alıp vermişiz yüzyıllar boyu,
Komşuyuz yaka yakaya
Birbirine karışır tavuklarımız
Bilmezlikten değil,
Fıkaralıktan
Pasaporta ısınmamış içimiz
Budur katlimize sebep suçumuz,
Gayrı eşkiyaya çıkar adımız
Kaçakçıya
Soyguncuya
Hayına...

Kirvem hallarımı aynı böyle yaz
Rivayet sanılır belki
Gül memeler değil
Domdom kurşunu
Paramparça ağzımdaki...

5.

Vurun ulan,
Vurun,
Ben kolay ölmem.
Ocakta küllenmiş közüm,
Karnımda sözüm var
Haldan bilene.
Babam gözlerini verdi Urfa önünde
Üç de kardaşını
Üç nazlı selvi,
Ömrüne doymamış üç dağ parçası.
Burçlardan, tepelerden, minarelerden
Kirve, hısım, dağların çocukları
Fransız Kuşatmasına karşı koyanda

Bıyıkları yeni terlemiş daha
Benim küçük dayım Nazif
Yakışıklı,
Hafif,
İyi süvari
Vurun kardaş demiş
Namus günüdür
Ve şaha kaldırmış atını.

Kirvem hallarımı aynı böyle yaz
Rivayet sanılır belki
Gül memeler değil
Domdom kurşunu
Paramparça ağzımdaki...

AHMED ARİF


NOT: LYS hazırlık sürecinden dolayı uzun zamandır güzel, uzun bir yazı kaleme alamayıp, sadece şiirlerle ve kısa yazılarla geçiştirdiğim için özür diliyorum; ama sanırım bu durum yaza kadar böyle devam edecek. Anlayışınız için teşekkür ederken aynı zamanda tüm emekçi sınıfın 1 Mayıs Bayramını kutluyorum. 1 Mayıs 1977'de, öncesinde ve sonrasında öldürülenleri de bu hafta bu şiirle anmak istedim.