Ve nihayet 23 Nisan günü geldi çattı. Sabah 9'da buluşup okul müdürümüz ve 4 öğrenci kaymakamın huzuruna çıkacağız ama ben erkenden uyanmışım son bir tekrar yapıyorum: "Kaymakamımızın adı İsmail Gürsoy, kaymakam İçişleri Bakanı tarafından atanır, İçişleri Bakanımız Rüştü Kazım Yücelen ..." Saat 9 oldu ve nihayet okul müdürü ve 4 öğrenci ile kaymakamın huzurundayız, aynı zamanda Bandırma'nın tek yerel kanalı olan MARMARA TV de orada, yani kaymakam koltuğuna oturuşumu bütün Bandırma izleyecek..
Öncelikle kaymakam tek tek isimlerimizi soruyor, kendimizi tanıtıyoruz; Sonra kendisine bir sorumuz olup olmadığını soruyor ve günlerce hazırlandığım sorulardan birini soruyorum, yanlış hatırlamıyorsam Marmara Denizi ve Bandırma Körfezi'ndeki kirlilikle ilgili bir soru, ama tüm bunlar olurken kalbim nasıl atıyor anlatamam. Sonunda heyecanla beklediğim an geliyor ve kaymakam o cümleyi kuruyor: "Evet çocuklar, şimdi aranızdan birini seçeceğim ve o bugünkü kaymakamımız olacak, hanginiz olmak istiyor bakalım?" Tabi dördümüzden de ses çıkmıyor, herkes "istemem, yan cebime koy" havalarında. Kaymakam tam aramızdan birini (çok büyük ihtimalle de beni) seçmek üzereyken okul müdürümüz lafa giriyor ve 8. sınıflardaki çocuğa dönüp, "Mehmet*, sen geçmek ister misin?" diyerek bütün hayallerimi yıkıyor. O andan sonrası benim için kocaman bir karanlık.. Kaymakam koltuğuna oturmuş herkese direktifler veren, İlçe Milli Eğitim Müdürü'nü arayıp okulların durumunu soran bir Mehmet ve günlerdir kurduğu hayalleri yıkılmış, Mehmet'in karşısındaki koltukta büzüşüp oturmakta olan ben..
Akşam heyecandan doğru düzgün hatırlamadığım anları ve hayallerimin yıkılışını MARMARA TV Haber Bülteni'nde izliyorum, fakat olayın üzüntüsünü atlatmışım bile, gülümsüyorum izlerken. Çocukluk neticede, üzüntüler de sevinçler de kısa süreli oluyor, üstelik koltuğuna oturamasam da, o yaşta kaymakamın huzuruna çıkmışım, daha ne olsun ki! Günün bir diğer tesellisi ise kaymakamın hepimize hediye ettiği şık bir dolma kalem oluyor, her baktığımda bana o günü hatırlatan ve yüzümü güldüren siyah bir kalem..
*: Hatırlayamadığım için Mehmet yazdım, ama çocuğun adı başka bir şeydi. Okul müdürümüzün adı da Selahattin Olcay'dı ve kendisini hiç sevmezdim.
*: Hatırlayamadığım için Mehmet yazdım, ama çocuğun adı başka bir şeydi. Okul müdürümüzün adı da Selahattin Olcay'dı ve kendisini hiç sevmezdim.
4 yorum:
vaay sansür, mail yok diye bi de geri getirmece de yapamıyoruz
Abi ikisini de ben silmedim, kendileri silmiş, ben sansür uyguluyor olsam komple imha ederdim. Bana mail geldi ama kendileri silmiş olunca afişe etmek istemedim :)
"ben sansür uyguluyor olsam komple imha ederdim."
doğru söylüyor. bu prensibinden en çok ben zarar gördüm. milyonlarca yorumumu sildi.
Yorum Gönder