18 Mart 2016 Cuma

kendime dair 2: pazar yerleri

"Dağılmış pazar yerlerine benziyor şimdi istasyonlar
Ve dağılmış pazar yerlerine memleket"
Edip CANSEVER

        Pazar kurulan sokakların akşam o pazar toplandıktan sonraki halleri oldum olası hüzünlü gelmiştir bana. Günün aydınlığında cıvıl cıvıl gözüken, pazarcıların sesleriyle çınlayıp duran ve kalabalıktan yürünmeyen sokaklar karanlığın çökmesiyle birden tenhalaşır. Gündüz panayır yerini andıran sokağın artık büyük bir afet yaşamış bir şehirden farkı yoktur sanki. Yerlerde ezilmiş ya da beğenilmeyip atılmış meyveler, kaldırım kenarlarında kırılmış sebze kasaları ve sokağın dört bir yanına yayılmış çöpler… Sokaktaki savaş sonrasını andıran bu hüzünlü dağınıklığı ve sessizliği bozan tek şey ise sokağı ertesi sabaha kadar eski haline döndürmek üzere gelen çöp arabaları ve temizlik görevlilerinin sesidir.

        Bu dönem perşembe akşamları yüksek lisans dersim var ve gece eve metroyla döndüğüm için metrodan yürürken Acıbadem pazarının kurulduğu sokağın yanından geçiyorum. Hatta bazı perşembeler rotamı biraz değiştiriyor ve sokağı baştan başa yürüyorum. Oradan geçerken yerdeki meyvelerin, kasaların, çöplerin her birine dikkatle bakıyorum. Bu şeylerin de insanlar gibi kendince bir hikayeleri olduğunu tasavvur etmeye ve kimse tarafından beğenilmemenin ya da kırılıp bir kenara atılmanın onlara neler hissettirebileceğini anlamaya çalışıyorum. Bunun yanında o an bir enkaz yerini andıran sokağın sabahki cıvıltılı halini ve pazar kurulmayan bir gündeki sıradan hallerini düşünüyor ve bunları kafamda kıyaslamaya çabalıyorum. Nedense bu yolculuk bana tasviri zor ama içinde hafiften hüzün de barındıran tatlı bir keyif veriyor. Kadıköy Salı Pazarı veya doğduğum kentteki Cumartesi Pazarı gibi sırf pazar kurulması için tahsis edilmiş alanlar değil de, böyle mahalle arasındaki bir ya da birkaç sokağa açılmış pazarlar çok daha iyi veriyor bu hissi. Bir gün yolunuz böyle bir pazara düşerse bir an için dış dünyanın seslerine kendinizi kapatın ve sadece sokağın sesini, ruhunu dinlemeye çalışın. Hele bir de o sokağın her iki (hatta sıradan bir gündeki haliyle beraber üç) halini de görme şansını yakalarsanız, eminim bahsettiğim şeyi daha da iyi anlayacaksınız. 


Merak edenler için buyurun sokağın Acıbadem Caddesi değil de diğer tarafındaki girişinden bir fotoğraf, geçtiğimiz perşembe akşamlarından birinde çekmiş olmalıyım. Resmi adı "Necip Bey Sokak" diye biliyorum. Daha net ve güzel bir fotoğrafını çekersem onu da eklerim.

1 yorum:

alperen dedi ki...

pazardan kaliteli ürün alabilmek için ruh hastası gibi erkenden kalkıp gitmek gerekiyor.

Yorum Gönder