Albümün çıkış yılına bakılırsa 3
yaşındaymışım Edip Akbayram bu şarkıyı ilk söylediği zamanlar. Klibi çıktığında
da en fazla 4-5 yaşındayımdır. Daha fazla da olamam zaten. Bandırma ile
İstanbul arasını 5 saatte alan balkon sefalı vapurlar yerini hızlı, konforlu
ama ruhsuz feribotlara bırakmamıştı henüz. Annem hala anlatır, o yolculuklardan
birinde 5 saat boyunca bu şarkıyı söylemişim. Hala anlatır o yaşta bu şarkıyı
nereden öğrenip de söylediğime anlam veremeden şaşkınlıkla izlediklerini.
Taşrada doğup büyüyen biri için
İstanbul her zaman daha gizemli ve merak uyandırıcı bir güzellikte gözükür.
Aynı şehre karşı şu an yaşadığım hisleri düşünürsek zamanla “dışı seni içi beni
yakar” ruh haline bürünmüşüm İstanbul’a karşı belli ki. Tabi o zaman sadece o
an İstanbul’a gelmekte olduğumuz ve şarkının melodisi hoşuma gittiği için
mırıldandığım şarkının anlattıklarını anlamam için belki o anki yaşımın iki
katı kadar daha yaşamam gerekti. Hatta sonrasında Vedat Türkali’nin bu şarkıya
güfte olan şiirini de öğrendiğimde, özellikle şarkıda geçmeyen şu 3 dize beni
en çok etkileyen kısmı olmuştu:
"Ve uzaklardan
Ve uzaklardan seni düşündüğüm bugünlerde
Sen şimdi haramilerin elindesin İstanbul"
O zamanlar İstanbul’u uzaktan
büyülenerek izleyen çocuk gitmiş, İstanbul’da yaşamaya başlayan ama bir yandan
kendini bu büyük şehirde çok yalnız hisseden çocuk gelmişti. Ergenliğin verdiği
isyankâr ve sola yatan bir gemi misali muhalif ruh hali, Kadıköy sokakları,
lisede girilen arkadaş ortamları derken bu şarkının anlattıkları da bambaşka
şeyler olmaya başladı.
Bugünse hem hayata hem İstanbul’a
karşı düşünceleri, bakışı, duyguları bambaşka bir yetişkin adayıyım sanırım
yine. Belki başkaları yetişkin demeyi tercih eder, ama ben 5 yıl sonra bu sefer
aynı şeyleri bambaşka şekillerde yorumlayacağımdan, aynı şarkıları dinlemenin
farklı hisler uyandıracağından emin olduğumdan “tamam ben yetiştim, yetişkin
oldum” demekten imtina ediyorum.
Önceki akşam Youtube’un önerdiği
bir şarkıdan önce 5 yaşındaki halime, sonra Kadıköy sokaklarındaki ergenliğime
uğrayıp en son 26 yaşında beyaz yakalı halimde son bulan bir yolculuğa
çıkıverdim ve aylar sonra bir şeyler yazmak istedim. Böyle güzel sanat
eserlerinin bir güzel özelliği de bu değil midir zaten; hissettirdikleri ve
düşündürdükleri farklı olsa da her seferinde insanın kalbinde bir yerlere
dokunmayı başarması…
O zaman bir kere de çocukluk ve
gençlik günlerinin hatırına ve büyük usta Edip Akbayram ve Vedat Türkali’ye ve
haramilerin elindeki İstanbul şehrinin hala güzel kalmayı başarabilmiş az
sayıdaki yanlarına selam niyetine dinleyelim bu güzel eseri.
7 yorum:
(Bugünlerde sahip olduğum düşünce ve ruh halimde ise şarkının bir dizesini değiştirerek “Bekle zafer şarkılarıyla gidişimizi” diye biraz kişisel gelecek planlarıma da selam çakmak isterim İstanbul.)
trafik feed ruslarla dolu. moskof ajanı rçy. ihbar ettim.
yuh, gerçekten inanılmaz. Bence asıl Ruslar benim peşimde. Başıma bir şey gelirse sorumlusu KGB olabilir.
akıl hastası seni.
nişanlanman?
Artık resmi olarak da başı bağlı bir adamım. Herkes ona göre kendine gelecek.
a visitor from Düzce. afişe feed çok sert.
Yorum Gönder