"Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik..."
“İstanbul’a gidecek olan Yahya Kemal
Ekspresi hareket etmek üzeredir. Yolcularımızın yerlerine geçmesi rica olunur.” Bir dergi aldım ve trene geçtim. Dergide
gözüme çarpan ilk şey “2008 Yahya Kemal Yılı” başlıklı haber oldu. Kültür
Bakanı Ertuğrul Günay, büyük şairin ölümünün 50. Yılı münasebetiyle 2008’in
Yahya Kemal Yılı olarak kutlanacağını ilan etmişti.
Tren hareket etmişti. Nihayet İstanbul’a dönüyordum. “Ankara’nın en güzel yanı İstanbul’a geri dönüşüdür.” diyen üstadın
adı Ankara’dan İstanbul’a giden trene verilmişti. Tren gardan ayrılırken, ben
de Yahya Kemal’i düşünmeye başladım.
2 Aralık 1884’te Üsküp Belediye Başkanı İbrahim Naci Bey’in oğlu olarak
dünyaya gelen Yahya Kemal’in asıl adı Ahmed Agâh idi. Çocukluğu şiirlerinde de
bahsettiği Üsküp’teki Rakofça çiftliğinde geçen şair, ilköğrenimini Mekteb-i
Edeb’de tamamladıktan sonra Üsküp İdadisi’ne gitti. Burada okurken aynı zamanda
Arapça ve Farsça dersleri alan şairin bu dilleri tam olarak öğrenmesi ise
Fransa günlerine rastlar. 1902’de İstanbul’a gelerek Vefa Lisesi’ne giren şair
1903 yılında Jön Türklere katılıp Abdülhamid’e muhalefet ettiği için Fransa’ya
kaçmak zorunda kalır. 1904’te Siyasal Bilgiler Yüksek Okulu’na giren ve 1912’de
İstanbul’a dönen şair, 1913’ten itibaren Darüşşafaka’da tarih ve edebiyat,
Medreset’ül Vaizin’de uygarlık tarihi dersleri vermeye başlamıştır. Bu döneme
kadar kendisini Batı kültürüne hayran biri olarak görürken bu dönemden itibaren
İstanbul aşığı ve Müslüman yanının ön plana çıktığını görüyoruz.
1918’de çıkardığı “Dergah” adlı dergiyle taklitten öteye geçerek, batılı
anlamda bir Türk şiirini kurduğunu görüyoruz. Bu dergide “Gazel” türünü günlük
bir dil ve batılı bir tarzla yaratan şair, Türk şiirinde kaybolan üslup
kaygısını tekrar ortaya çıkaran isim oldu. Bu dönemde “İleri”, “Tevhid-i Efkar”
ve “Hakimiyet-i Milliye” gibi gazetelerde milli mücadele yanlısı yazılar yazan
Yahya Kemal, 1922’de Lozan’a giden heyette yer aldı. 1923’te Urfa milletvekili
olan şair, 1926’da Varşova, 1929’da Madrid ortaelçiliklerinde bulunduktan
sonra, 1935’te Tekirdağ ve 1943-1946 arasında İstanbul milletvekilliği yaptı.
1948’de Pakistan büyükelçiliğine atanan şair, 1949’da emekli olduktan sonra
İstanbul’a döndü. Bir süre Akşam ve Cumhuriyet gibi gazetelerde yazılarına
devam eden Beyatlı, 1958 yılında hayata veda etti.
Düz yazı ve şiirleriyle o dönem batıyı taklit ile doğuya itaat arasında
kalan Türk şiirine özünden kopmadan, eski şiire modern bir ruh katarak yeni bir
tarz yaratılabileceğini gösteren Yahya Kemal, bu yönüyle modern Türk şiirinin
atası kabul edilir. Çağdaşı olan Ahmet Hamdi Tanpınar, onun için “Türkçe hakiki bir şaire muhtaçtı. Yahya
Kemal işte böyle bir zamanda geldi. Ve bu gelişle şiirimizin havası baştan başa
değişti.” demiştir.
Fransa’ya gitmeden önce ve Fransa’dayken batı hayranı yönü ön plana çıkan
şairin, hayatının dönüm noktası İstanbul’a döndükten sonra Ziya Gökalp ile
tanışması olmuştur. Bu dönemden sonra Şavkar Altınel’in deyişiyle “hiçbir zaman
adi bir milliyetçiliğe düşmeden, bize belli özellikleri olan bir ulusun üyeleri
olduğumuzu hatırlatan” şairin hayatını ve yazılarını etkileyen bir diğer olay
da Süleymaniye’deki “O” bayram sabahı olsa gerek… “Süleymaniye’de Bayram
Sabahı” adlı şiirinde Osmanlı Tarihi ve İslam ögelerini çok iyi işleyen şair,
hayatı boyunca bir ayağı Osmanlı, bir ayağı modern Türk şiirinde olarak
yaşamıştır.
Sokak diline hakim olan ve bu dile yeni anlamlar yükleyerek yazan üstat,
Türk dili için de “Bir sedefin içinde
okyanusun bütün uğultusu hissedildiği gibi, Türkçeyi ifade etmeyi der-uhte eden
sanatkârın kalbinde de bütün şiirimiz öyle uğuldamalıdır.” yorumunu
yapmıştır. Yine Ahmet Hamdi Tanpınar’ın, hakkında “Hiçbirimiz Türkçeyi onun kadar sevmedik.” dediği şair, aynı zamanda
Hayyam rubailerini Türkçeye çeviren ilk yazardır. Rubaileri Türkçeye çevirirken
“Hayyam Türk olsaydı bu rubaileri nasıl söylerdi?” diye düşündüğünü Beyatlı, şu
rubaisi ile açıklar:
“Hayyâm’ı alıp tercüme et derlerse
Öğrenmek içün tâlib isen bir derse
Derdim ki rubâîsini nazmetmelisin
Hayyâm onu Türkî’de nasıl söylerse”
Nobel ödüllü yazarımız Orhan Pamuk tarafından da “İstanbul’un en etkili ve
en büyük şairi” olarak nitelenen Yahya Kemal’in şiirlerinden bazıları birçok
müzisyen tarafından bestelenmiştir. Bununla birlikte, mükemmeliyetçiliğinden
dolayı eserlerini hiçbir zaman kitaplaştırmayan üstadın eserleri, ölümünden
sonra Nihad Sami Banarlı başkanlığında kurulan “Yahya Kemal Enstitüsü”
tarafından toplanarak 12 kitap halinde yayınlanmıştır.
Yazımın sonuna gelirken, kendisinin hazırcevaplılığını gösteren birkaç
anekdotunu da anlatmadan geçemeyeceğim:
Yeni neslin meşhur şair
ve ressamı Yahya Kemal’e sorar:
-
Ne dersin
üstad? Resim mi yapayım şiir mi yazayım?
-
Resim yap,
resim!
-
Fakat siz
benim tablolarımı hiç görmediniz ki?
-
Evet, ama
şiirlerini gördüm.
***
Yahya Kemal’e yetiştirdiler:
-
Dün
gençlerden biri sizin şiirlerinizi okudu!
-
Okusun!
-
Fakat okurken
şiirlerinizi mahvetti!
Üstat gayet sakin:
-
Çok iyi
etmiş.
-
Sahi mi
söylüyorsunuz?
-
Evet, o
şiirler beni zaten mahvetmişti, gençler de onları mahvetmek sureti ile benim intikamımı
almış oluyorlar.
***
Beyoğlu’nun dik
yokuşlarından birini tırmanırken tıkanan üstat, bir bakkalın önündeki
sandalyeye oturur. Onu müşteri sanan bakkal “Bir şey mi alacaktınız?” diye
sorar. Yahya Kemal:
-Sadece biraz hava
alacaktım.
*: 2008 yılında Yahya Kemal'in 50. ölüm yıldönümü ve Yahya Kemal Yılı olması sebebiyle lise dergimiz MARTI'ya yazdığım yazı. Şairin doğum günü olması dolayısıyla yakın zamanda bilgisayarımda bulduğum bu yazıyı blogumda da saklamak istedim.
10 yorum:
hazır cevaplılığı ciddi mi? ergen yahya.
kuru, martı'ya tatak et pişirme yöntemleri yazmıştı. o yazının veya sayının sende olma ihtimali var mı?
Yazlık evde duruyor o dergi, gittiğim zaman fotoğrafını çekip atarım.
Hatta yanında bonus olarak Hüsam'ın eski sevgilisi olan kızın krakerli ambalajlı şiirini de atacağım.
hepsini at direk, bağlanın da başyapıtı orda. cv sine eklicez.
anlamazdın anlamazdın...
Keps için yaşıyorum yazlığa git artık.
yazın gelmesi için yaşıyorum şu an
yazlığa gittiniz mi kuru?
Şiire ihtiyacım var.
Keps elimde. En kısa zamanda afişleyeceğim.
Yorum Gönder